Ertesi sabah erkenden kalkıp soluğu VDNKh
alıyorum. Metrodan iner inmez Uzayın Fatihleri anıtı tüm heybetiyle karşımda yükseliyor.
VDNKh Sovyetler Birliği’nin ekonomik ve bilimsel başarılarının vitrini olarak
tasarlanmış devasa bir propaganda parkı. Sovyetler Birliği’ne bağlı devletlere
ait görkemli köşkler arasında dolaşıp ulusların dostluğu çeşmesinde bir hatıra
fotoğrafı çektirdikten sonra kent merkezine geri dönüyorum.
Kızıl
Meydanı Mayakovskaya’ya bağlayan Moskova’nın alışveriş caddesi Tverskaya’yı
arşınlamaya başlıyorum. Stalin’in anıtsal mimari tarzının vitrini olan Tverskaya
Caddesi boyunca sıralanan gri yapılar dikkatimi çekiyor. Rus halkı komünizmin yıkılmasından sonra ekonomik zorluklar yaşasa da,
zor günleri kısa sürede atlatmışlar. Moskova günümüzde dünyada en fazla dolar
milyonerinin yaşadığı kent.
Az ilerimdeki Tretyakov Pasajı’nda Armani, Gucci
gibi lüks giyim markaları Rusların beğenisine sunuluyor. Nehir yönünde devam
edip İlinka sokağındaki neo-klasik binalar arasından Kutsal üçleme katedraline
varıyorum. 17. yüzyıl Rus mimarisinin bir örneği olan bu katedral Kitay Gorad
sokaklarına saklanmış bir mücevher gibi. Birkaç yüz metre ilerimdeki
Romanov Boyar Sarayı ise misafirlerini 18. yüzyıla geri götürüyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder