7 Haziran 2014 Cumartesi

Kiev izlenimleri:Khreschatyk'den Taras Shevchenko bulvarına

Geçen seneki Ukrayna izlenimlerimi iç savaşın bitip barış dolu günlerin gelmesi ümidiyle kaleme aldım.

Sabah erkenden kalkıp Odessa’dan Kiev’e doğru yola koyuluyorum. Kiev’e vardığımda güneşli hava kendini yağmura teslim ediyor. Bardaktan boşalırcasına bir yağmur eşliğinde şehre giriyorum. Şansım yaver gidiyor da otele eşyaları bıraktıktan sonra yağmur kesiliyor ve şehri keşfe başlıyorum.
Kiev’in eğlenme kompleksi Arena City’i geçince kentin kalbinin attığı Khreschatyk’e varıyorum. Arena City’i Özgürlük Meydanı Maidan’e bağlayan bu iki kilometrelik caddede Ukraynalılar hafta sonu gezmekten büyük keyif alıyorlardı. Ne yazık ki o günler mazide kaldı; zira Ukrayna’da bir süredir siyasi kargaşa, iç savaş hâkim. Maidan’daki barış yerini gösterilere ve protestolara bırakmış durumda.

Kiev izlenimleri: Zoloti Vorota'dan Andrevksi Yokuşu'na

Taras Shevchenko’dan yönümü kentin 11. Yüzyıldaki giriş kapısı Zoloti Vorota nam-ı diğer Altın Kapı’ya çeviriyorum. Kiev’in kurucusu Yaroslav Madrd Mudri’nin Bizans mimarisinden etkilenerek inşa ettirdiği bu kapı Unesco dünya mirası listesine dâhil edilmiş.

Kiev izlenimleri: Kontraktova'dan Çernobil müzesine

Yokuştan inmeden sağa saptığımda kendimi büyük bir meydanın içinde buluyorum.  Meydanın ortasında bir gök kuşağı altında beraber meşale tutan iki adam Ukrayna ve Rus milletlerinin kardeşliğini simgeliyor ama gerçekte böyle bir kardeşlikten söz etmek mümkün değil. Ukrayna Rusya gibi doğal kaynaklar açısından zenginliğe sahip değil. Ukrayna’nın daha çok tarım ağırlıklı bir ekonomisi var, tarım milleti olduklarını bayraklarına da yansıtmışlar, bayraklarında mavi göğü, sarı buğdayı simgelemekte.

Kiev izlenimleri:Pecherska Lavra'dan Mariinskiy Sarayı'na


Hava kararmaya başlayınca nehir kenarına demir atmış teknelerin birine atlayıp Dnipro nehri boyunca kısa bir gezinti yapıyorum. Metro köprüsünü geçince Pecherska Lavra, nam-ı diğer Azizler Şehrine varıyorum.
 Geçmişi 11. yüzyıla dayanan Pecherska Lavra irili ufaklı birçok kilise ve mimari yapıdan oluşan mağaralar manastırından oluşuyor, ayrıca Guinness Rekorlar kitabına girmiş Mykola Syadristy’in birçok eserini barındıran Mikro Minyatür Müzesi de burada yer almakta.