Kente
girer girmez uzun bir kordon, kordonun arkasında ise tüm endamıyla Beyaz Kule
yükseliyor. Kanuni Sultan Süleyman zamanında inşa edilen bu kule, Birinci
Balkan Savaşı’nın sonunda bu topraklar kaybedilince; sembolik bir vaftiz
işleminden geçerek beyaza boyanmış ve “Beyaz Kule” olarak anılmaya başlanmış.
Selanik’in
simgesi Beyaz Kule önünde bir hatıra fotoğrafı çektirdikten sonra Roma’nın bu
kentteki izini sürmek için rotonda ve Galerius kemerine doğru yola koyuluyorum.
Rotondanın inşası M.S. 300 yılı civarında Roma İmparatorluğunun dört büyük
liderinden biri ve Balkanlardaki lideri olan Sezar Galerious inşa ettirdiği
rotonda 1591 yılına kadar Selanik’in katedraliydi. Osmanlının şehri almasından
sonra camiye dönüştürüldü, günümüzde müze olarak kullanılmakta.
Sezar
Galerious onuruna yaptırılan kemer yüzyıllara meydan okurcasına karşımda
yükseliyor. Selanik’teki Roma eserlerinin aksine Osmanlıdan kente miras kalan
Hamza Bey Camii ve Bedesten gibi eserler ise Yunan hükümetinin ilgisizliğine
maruz kalmış hatta Hamza Bey Camii’nde, Türk-Yunan ilişkilerinin kötü olduğu
bir dönemde erotik filmler oynatılmış.
Her
haliyle İzmir’i anımsatan bir kentteyim. İzmir’den göç eden Rumlar da bu
benzerliğin farkına varıp yeni vatanlarında yaşayacakları yer olarak bu kenti
seçmişler. Izgara biçiminde düzenlenmiş sokakları şehrin merkezini kolayca
keşfetmeye olanak sağlıyor.
Hava
kararmaya başlayınca kordondaki kulüpler gençlerin akınına uğruyor. Sınırsız
özgürlüklerin yaşandığı bir öğrenci kenti burası, Yunanlılar eğlencede dur
durak bilmiyor. Dünyada gece hayatının en iyi yaşandığı on yerden birisi kabul
ediliyor Selanik.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder