Anafiotika’ya adım atar atmaz kendimi bambaşka bir ambiyansın içinde buluyorum. Anafi adasından gelenlerin kurduğu bu semt, kireç badanayla beyaza boyanmış evlerin süslediği dar sokaklarıyla ziyaretçilerini sarıp sarmalıyor, sanki bir Yunan adasındayım. Burada zaman su gibi akıp geçiyor.
Vakit öğleni gösterdiğinde Plaka’daki Scholarhio meyhanesine uğruyorum. Girişte mekân sevimli, sıcak bir yer izlenimi veriyor. Üst katta bir masaya geçiyorum. Bir süre sonra garson elinde büyükçe bir tepsiyle arz-ı endam ediyor.
Tepsideki mezelerden tarama ilgili çekiyor, bir de salçalı köfteyi denemek istiyorum. Yunanlıların bize benzeyen birçok yemeği (musakka gibi) var ama porsiyonlar çok büyük, iki kişilik. Yunan mezelerinin keyfini uzo ile çıkarıyorum.
Garsona Türk olduğumu söyleyince, feta salatası da komşumuza ikramımız olsun diyerek bana bir jest yapıyor. Bu güzel yemeği helva dedikleri lakin bizim helvaya pek benzemeyen bir tatlı ile noktalıyorum. Gerek yemekleriyle, gerekse konukseverliğiyle Scholarhio benden tam not alıyor.
Garsona Türk olduğumu söyleyince, feta salatası da komşumuza ikramımız olsun diyerek bana bir jest yapıyor. Bu güzel yemeği helva dedikleri lakin bizim helvaya pek benzemeyen bir tatlı ile noktalıyorum. Gerek yemekleriyle, gerekse konukseverliğiyle Scholarhio benden tam not alıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder