21 Mayıs 2014 Çarşamba

Yunanistan izlenimleri: Atina- Akropolis’den Sintagma Meydanı'na

 
Sabah erkenden kalkıp soluğu kentin simgesi Akropolis’te alıyorum. İsmi Yunanca en yüksek nokta (akro) ve kasaba (polis) kelimelerin birleşmesinden türetilmiş Akropolis yüzyıllar boyu batı mimari dünyasına yön vermiş pekçok mimari şaheseri barındıran bir tepe.  

Akropolis’in kuşkusuz en çarpıcı yapısı Parthenon. İmparator Pericles’in emriyle Athena onuruna inşa edilen Parthenon; dokuz sene gibi kısa bir sürede tamamlanmış bir mühendislik harikası. Osmanlı döneminde cephaneliğe çevrilen bu olağanüstü yapı 1687’de Venedik saldırısıyla ciddi bir hasara uğramış. Geçmişte mekânı süsleyen heykeller artık British Museum ve Akropolis müzesinde sergilenmesine rağmen bu tepe hâlâ turistlerin çekim merkezi olma özelliğini koruyor. Parthenon yanında bir hatıra fotoğrafı çektirip bir süre eşsiz manzaranın tadını çıkarıyorum.
Demokrasi ve klasik mimarinin doğduğu; Avrupa’nın en eski kentindeyim. Bir yanımda Zeus Tapınağı, diğer yanında Hadrian Kemeri Antik dönemin izini sürüyorum. Yapımı yedi asır süren Yunanistan’ın en büyük tapınağı Zeus’u bitirmek Roma imparatoru Hadrian’a nasip olmuş.
Atina halkı da kente bu harika eseri kazandıran imparatorun anısına bir kemer inşa etmiş. Bu kemer aynı zamanda eski Atina ile yeni Atina arasında sınırı belirlemiş zira kemerin Akropolis’e bakan tarafında “bu kent Theseus’un” yazarken Zeus tapınağına bakan tarafında ise “bu kent Hadrain’ın kentidir” yazmakta.
Hadrian Kemerinin az ilersinde ise Ulusal bahçeler ve ilk olimpiyatın düzenlendiği Panathenaic Stadyumu yer alıyor. Ulusal bahçelerdeki ağaçların gölgesinde biraz soluklandıktan sonra Panathenaic Stadyumun önünde bir hatıra fotoğrafı çektirip dinlendikten sonra Sintagma Meydanı’na doğru yola koyuluyorum.
Kent merkezi Ermou, Pireos ve Stadiou caddelerinin oluşturduğu üçgen içinde kurulmuş Omonia, Sintagma meydanları ve Gazi semti ise bu üçgenin köşeleri. Kral Otto’nun kente armağan ettiği Sintagma Meydanı 70’li yıllardaki cuntanın yönetiminin sona ermesinden 2010’lardaki ekonomik kriz protestolarına kadar birçok tarihi olaya şahitlik etmiş. İstanbul için Taksim Meydanı ne ise Atina için Sintagma Meydanı da o.
Az ilerimde neo-klasik cephesiyle Parlamento binası arz-ı endam ediyor. Her saat başı Parlamento binasının önünde geleneksel kıyafetlere bürünmüş askerler nöbet değişimi yapıyorlar, bu ilginç seremoniyi bir süre izledikten sonra cadde boyunca ilerleyince kentin en güzel mimari yapılarından olan Ulusal Kütüphane, Atina Üniversitesi ve Yunan Akademisi yer alıyor. Akademinin önündeki Platon ve Sokrates figürlerini selamlayıp Omonia Meydanına ulaşıyorum.
Meydandaki simitçi dikkatimi çekiyor, Yunan simidinin tadını merak ediyorum. Simide tahin koymuşlar ve oldukça lezzetli. Atina’nın Nişantaşısı olarak kabul edeceğimiz Kolonaki’deki lüks mağazaların vitrinlerine şöyle bir göz attıktan sonra daha mutevazı markaların yer aldığı bir başka alışveriş caddesi olan Ermou’dan Anafiotika’ya doğru ilerliyorum.

Hiç yorum yok: