Ertesi sabah erken kalkıp; kruvasan ve espressolu hafif bir kahvaltının ardından Termini’deki otelimden şehri keşfetmek için yola koyuluyorum. Roma’nın tren ve metro ağının kalbinde yer alan, İtalya’nın en büyük terminali Termini'nin etrafında her bütçeye hitap eden oteller mevcut. Antik Roma’da Julius Caesar öyle bir ulaşım hattı kurmuş ki ‘her yol Roma’ya çıkar’ sözü günümüze kadar yaşamış. Çağdaş Romalılar da Caesar’dan geri kalmamış zira Termini’den İtalya’’nın çizmesinin topuğundaki Bari’ye ya da kuzeyindeki Verona’ya kadar her şehrine gitmek mümkün.
Termini’den sola dönüp şehrin diğer güzelliklerini seyre başlıyorum. Roma’nın yedi tepesinden en büyük ve yükseği Esquilino tepesinden inerken kentin en büyük kiliselerinden Basilica di Santa Maria Maggiore karşımda arz-ı endam ediyor. Büyük olduğu kadar etkileyici mimariye de sahip bir kilise burası. Günlerden pazar, kilise cemaati yavaş yavaş sıraları doldurmaya başlarken Bernini şaheseri olan Maria Maggiore’nin salonunu arşınlıyorum. Roma’ya imzasını atan dâhi mimar Bernini’nin son ikametgâhıburada yer alıyor.
Caddeden yokuş aşağı indiğimde ise San Pietro in Vincoli beni karşılıyor. Kilise sade görünümü ile tezat oluştururcasına Michelangelo’nun bir başyapıtına ev sahipliği yapmakta. Musa heykelinde Michelangelo taşa hayat vermiş adeta; tek kelimeyle büyüleyici.
Bir sonraki durağım ise dünyanın yedi harikasından biri olan Roma’nın simgelerinden Colosseum. Roma İmparatorluğu döneminde köleler, mahkûmlar tarafından inşa edilen Colosseum’un geçmişi MS 70’li yıllara dayanmakta. Antik Roma’da 50,000 kişilik bu arenada gladyatör dövüşlerini izlemek halkın en büyük eğlencesiymiş.
İmparatorluğun çöküşüyle Colosseum da gözden düşmeye başlamış. Papalar, prensler mekânın değerli mermer kaplamalarını ve metal süslemelerini birer birer söküp kendi saraylarını süslemişler ama Colosseum bu talana inat hâlâ ayakta. Colosseum ayakta kaldıkça Roma da yaşayacak, Colosseum yıkıldığında Roma da yıkılacak ve Roma yıkıldığında dünyanın da yıkılacağını öngören Anglo-Sakson kehaneti belki birgün gerçekleşir.
Roma’daki kanlı gladyatör dövüşleri biteli çok oldu ama geçmişte gladyatör dövüşlerini izlemek için Colosseum’a dolan binler artık futbol stadyumlarına akın ediyor. Futbol İtalyanlar için bir oyundan öte bir tutku, günümüzün gladyatörleri futbolcular tüm ülkede oldukça popüler; maçlardan sonra İtalyan TV’lerinde saatlerce süren hararetli futbol tartışmaları bunun en büyük göstergesi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder