17 Ağustos 2013 Cumartesi

Karadenizin incisi Odessa

İstanbul’dan uçakla bir buçuk saat uzaklıktaki, Karadeniz kıyısının sevimli liman kenti Odessa; kumsalları ve hareketli gece hayatıyla tatilcilerin yeni gözdesi.

 
Nasıl gidilir?
THY ve Onur Air’ın direkt uçuşları var,  bilet fiyatları gidiş-dönüş 170–300 Euro arası değişiyor.

Nerede Konaklamalı?
Arcadia plajı civarındaki oteller deniz, kum, güneş tatili yapmak isteyenler için biçilmiş kaftan, alternatif olarak Deribasovskaya caddesi civarındaki otellerden rezervasyon yapılabilir veya ev kiralanabilir.

2 Ağustos 2013 Cuma

Yunanistan izlenimleri: Batı Trakya

Baharın veda etmeye hazırlandığı, yaz sıcaklarının kendini hissettirmeye başladığı bir mayıs günü İstanbul’dan komşumuz Yunanistan’a doğru yola koyuluyorum. Otobüsle İpsala sınır kapısına varıp pasaport işlemlerini tamamladıktan sonra Batı Trakya’ya merhaba diyorum.

1 Ağustos 2013 Perşembe

Yunanistan izlenimleri: Kavala

Kavala’ya girer girmez karşımda Kanuni Sultan Süleyman döneminde inşa edilmiş devasa bir su kemeri arz-ı endam ediyor. Tepelere kurulmuş bir liman kenti Kavala ve bu şirin şehrin manzarası en güzel Kavala Kalesinden izleniyor. Tepeye çıkmak biraz yorucu olsa da buna değiyor zira uçsuz bucaksız gibi gözüken turkuaz mavisi berrak, sakin denizini seyre dalınca tüm yorgunluğum uçup gidiyor.

Yunanistan izlenimleri: Atina yollarında

 
Ertesi sabah erkenden kalkıp Atina’ya doğru yola koyuluyorum. Altıyüz kilometrelik yorucu bir yolculuk beni bekliyor. Yunan hükümeti vergi toplamak için otobanın olur olmaz yerlerine turnikeler yapmış, bu adaletsiz duruma Yunan halkı bir dönem isyan etse de, çabaları sadece fiyatları düşürmeye yetmiş, turnikeleri kaldıramamışlar. Bir otobanda beş ayrı noktada para ödedikten sonra çok şeritli yol yerini keskin virajlara bırakıyor. Bu virajlar geçmişte çok can almış. Sürücülere ibret olsun, bir daha hız yapmasın diye halk kazalarda hayatını kaybedenlerin anısına yol kenarına küçük şapeller dizmişler.

2 Nisan 2013 Salı

Plaça de Catalunya'dan La Rambla'ya- Akdeniz’in incisi Barselona (1/5)

Plaça de Catalunya'dan La Rambla'ya Toprağından fışkıran yaşama coşkusuyla Akdeniz’den aldığı sıcak meltemleri birbirine geçen Barselona; dünyanın en yaşanılır, en güvenli, en huzur dolu kentlerinden birisi.

          Geçen ilkbahar Akdeniz’in incisi Barselona’daydım. İstanbul‘dan Valencia’ya uçuş, ardından karayoluyla Barselona’ya ulaşmam gece yarısını buldu. Sabah erkenden kalkıp hafif bir kahvaltının ardından kenti keşfetmek için yola koyuldum.

Barri Gotik'ten Port Olimpic'e- Akdeniz’in incisi Barselona (2/5)

Barri Gotik'ten Port Olimpic'e
               Sıradaki durağım ise La Rambla ile Via Laietana caddeleri arasındaki Barri Gotik. La Rambla’dan Plaça Reial’e sapıp Gotik semte varıyorum. Gotik semtin tarih kokan sokaklarında dolaşırken kentin idari merkezi Plaça Sant Jaume’ye ulaşıyorum.
              Gotik semtin her noktasından Plaça del Rei’nin Rönesans kulesi fark ediliyor, Plaça del Pi meydanındaki sgraffito desenli binalar ve Santa Maria del Pi kilisesin gül pencereleri bu Ortaçağ semtinin görülmeye değer yerlerinden sadece birkaçı. Az ilerde ise devasa La Seu Katedrali arz-ı endam ediyor. Vizigot kilisesi yerine yapılan katedralin inşası 600 sene sürmüş, turistlerin uğrak yeri olan mekânın ambiyansı olağanüstü.           

Passeig de Gracia'dan Sagrada Familia’ya- Akdeniz’in incisi Barselona (3/5)

Passeig de Gracia'dan Sagrada Familia’ya
            Ertesi gün gezime Champs Elysee’nin Barselona versiyonu Passeig de Gracia ile başlıyorum. 19. yüzyılın sonuyla birlikte Barselona’da yenilenmeler baş göstermiş. Kentin ileri gelenleri hem bu yeniliğin parçası olmak hem iktidarları göstermek üzere şatafatlı evlere sahip olmak için servetlerini bu yolda harcamaktan çekinmemişler.
 
 İşte onlarda biri olan Battlo Passeig de Gracia’daki evinin yanında ünlü mimar Cadafalch’ın yaptığı Casa Amatller’ini görünce kendisine bu evden daha güzel bir ev yaptırmak istedi. Bu iş için Casa Calvet binasıyla yılın mimarı olan Gaudi’yi görevlendirmiş. İnsan iskeletini andıran kolonları, hareket eder gibi görünen balkonları, ejderha sırtı şeklindeki çatısı ile Casa Battlo gelip geçenlerleri hayran bırakan bir başyapıt. Her tarafı yuvarlatılmış, hiçbir köşesi olmayan bu evi 18 Euro ödeyerek gezmek mümkün.
Casa Battlo’yu Gaudi eski yapıyı yıkmadan, iskeleti üzerine inşa etmiş. Sanki bina Aziz Georges efsanesinin bir alegorisi. Yapının mimarisi çatı ejderin pul derisini, çatıdaki haç ejderha San Jordi’yi öldüren azizin kılıcını, balkonlar ise kurbanların kemiklerini betimleyecek şekilde yapılmış; tek kelime ile olağanüstü. Binanın pencerelerinin odaları eşit şekilde aydınlatmak için aşağıdan yukarıya doğru çıkıldıkça büyümesi dahice düşünülmüş bir detay. Bu büyülü ev masalların gerçek olabileceğini ve gözümüzü açmamız gerektiğini fısıldıyor duyabilenlere.
Casa Amatller ve Casa Battlo’ya Mağrabi-Gotik öğeleri taşıyan Casa Lléora Morera eklenince Illa de la discordia oluşmuş. Passeig de Gracia’daki yanyana sıralanmış birbirinden farklı tarzdaki bu üç yapı uyumsuzluk blogu olarak adlandırılıyor. Caddenin biraz ilersinde solda ise Barselona’nın simgelerinden Gaudi’nin şaheseri, Casa Battlo gibi Unesco dünya mirası listesinde yer alan Casa Mila yer almakta. Casa Battlo’ya hayran kalan parlamento üyesi Mila Battlo’dan birkaç yüz metre ilerisindeki köşeyi Gaudi’nin ellerine bırakmış.

Parc Guell'den Eixample'ye- Akdeniz’in incisi Barselona (4/5)

Parc Guell'den Eixample'ye
          Gezimin ertesi günü erken kalkıp, kısa bir kahvaltının ardından soluğu Parc Guell’de alıyorum. Metronun Lesseps durağına inmek buraya gitmenin en kolay yolu. Barselona’nın tepelerine yaslanmış Parc Guell’e ulaşmak için biraz merdiven çıkmak gerekiyor.
          Parc Guell’in ilginç bir yapım hikâyesi var. Tüccar Guell Londra’da içinde park olan evlerden etkilenerek Gaudi’ye altmış villadan oluşan bir site yapmasını istemiş ancak proje başarısız olunca,  yapılan iki bina ve arsalar belediyeye devredilmiş. İyi ki de öyle olmuş, park halka açılınca Parc Guell’in güzelliklerine artık bütün insanlık şahit oluyor.

Montjuic civarı- Akdeniz’in incisi Barselona (5/5)

Montjuic civarı- Akdeniz’in incisi Barselona
         Eixample bölgesindeki gezimin ardından 1992 Olimpiyat oyunlarının merkezi olan Montjuic nam-ıdiğer Yahudi tepesine gidiyorum. Montjuic turuna başlamak için en uygun nokta Plaça d'Espanya. Meydanın önünde Venedik’teki San Marco meydanındakine benzeyen iki kule var, kulelerin ardında ise Palau Nacional devasa yapısıyla yükseliyor. Yazın haftasonları ise bu meydandaki Magic Fountain aydınlatılarak görsel bir şölene ev sahipliği yapıyor.