23 Haziran 2019 Pazar

St Petersburg'ta Dostayevski'nin izini sürüyorum: Kuzey’in Venedik’i Saint Petersburg (11/14)


 
Herkesin sahip olmak istediği, sahip olanların adını verecek kadar çok sevdikleri bir şehir burası. Kent I. Dünya Savaşı ve Rus iç savaşında Petrograd, Sovyetler Birliği döneminde Leningrad, Sovyetler Birliğin dağılmasıyla yeniden Saint Petersburg adını almış. Deli Petro’nun bir hayal ile kurduğu Petersburg dünya edebiyatına kazandığı yazarlarla Rus edebiyatın kalesi adeta. Pek çok sanatçının üzerine hayalleri süslediği bu kent Puşkin için ihtişamın bir göstergesiydi, Dostayevski için ise yer altında yaşayanların, ezilenlerin, onun deyimiyle insancıkların.

Vladimirskaya'dan Yusupov Sarayına:Kuzey’in Venedik’i Saint Petersburg (12/14)

Dostoyevski müzesinden sonra Vladimirskaya kilisesini selamlayıp Fontanka nehrine varıyorum. Petersburg bir kanallar ve köprüler şehri, 42 ada üzerine kurulu şehirde, adalar arasında bağlantılar kanallarla ve kanalları bağlayan köprülerle sağlanıyor. Heykeller, göz alıcı sokak lambaları, dökme demir işleriyle süslü köprüler arasında dans eden kanallarda gezinirken şehir koca bir dejavuya dönüşüyor, birbirine nerdeyse tıpa tıp benzeyen tarih kokan caddelerde kayboluyorsunuz.

Petrohof’dan Smolny manastırına: Kuzey’in Venedik’i Saint Petersburg (13/14)

Ertesi sabah Kışlık Sarayın önündeki hidrofillerden birine atlayıp soluğu Peterhof’ta alıyorum. Petro’nun Paris’i ziyaretinde hayran olduğu Versailles Sarayı’ndan esinlerenek inşa ettiği bu yazlık saray kentin en güzel yerlerinden birisi, burasına bir mühendislik harikası demek yanılmış olmayız.

23 Nisan 2019 Salı

Adriyatik in incisi Dubrovnik

Tertemiz denizi, yemyeşil doğası, Ortaçağ’dan miras kalan tarihi dokusuyla Dubrovnik tatilcilerin yeni gözdesine dönüştü.

Bu yaz Ege Akdeniz’e gitmek yerine Dubrovnik’e gitmeye karar verdim. Amacım Adriyatik’in incisi olan bu kentte hem deniz keyfi çıkarmak hem de yeni bir kültür ile tanışmaktı. Tarihi kentin birkaç kilometre uzaklıktaki Lapad yarımadasındaki bir otele rezervasyon yaptırdım. Dolmuşlarla kısa bir sürede Eski Şehir’e (Old Town) ulaştım. Turuncu renkli çatıları saran şehrin surları 15 yüzyılda Osmanlı’ya karşı şehri savunmak için yapılmış, bu kentte sanki zaman durmuş, Ortaçağ’da gibiyim.