Herkesin sahip olmak istediği,
sahip olanların adını verecek kadar çok sevdikleri bir şehir burası. Kent I.
Dünya Savaşı ve Rus iç savaşında Petrograd, Sovyetler Birliği döneminde
Leningrad, Sovyetler Birliğin dağılmasıyla yeniden Saint Petersburg adını almış. Deli Petro’nun bir hayal ile
kurduğu Petersburg dünya edebiyatına kazandığı yazarlarla Rus edebiyatın kalesi
adeta. Pek çok sanatçının üzerine hayalleri süslediği bu kent Puşkin için
ihtişamın bir göstergesiydi, Dostayevski için ise yer altında yaşayanların,
ezilenlerin, onun deyimiyle insancıkların.
Dostayevski ünlü romanı Suç ve
Ceza’nın geçtiği Sennaya ploşad’a ulaşıyorum. Saman sözünden gelen bu meydan
18. yüzyılda halkın alışveriş yaptığı bir pazarlardan biriymiş, metro durağının
yanındaki köylülerin açtıkları birkaç tezgâh ta buranın geçmişi hakkında ip
uçları veriyor. Her daim kalabalık olan
bu kozmopolitik meydanı Dostoyevski’nin romanlarına da konu olmuş. Dostayevski Rusya’nın
devrime hazırlandığı yıllarda geniş, şaşalı caddelerine değil, kentin kenar
mahallerini gözlemlemiş, oralarda yaşayan insancıkların hikâyelerini kaleme
alarak dünyaya öteki Rusya’yı anlatmış.
Birçok edebiyatçının bir insanın
yazabileceğinden daha fazlası diye nitelendiği Suç ve Ceza romanı Senaya
ploşad’ın Senaya ploşad’ın kenar mahallerinde geçmekte. Yazarın hem suçun hem
cezanın psikolojisini incelendiği ve insan aklının derin dehlizlerinde
dolaştırdığı bu romanın başkahramanı Raskolnikov az ilerimdeki Grazhdanskaya
ile Stolyarnyy ulitsa’nın birleştiği köşede yaşamaktaydı.
Raskolnikov evinin bakımsızlığına
rağmen dışarıdan bakıldığında geçmişten gelen görkemi yanı hissedilebiliyor ama
apartmanın içerisi kent merkezdeki birçok apartman gibi bakımsızlıktan dökülüyor.
Bu bakımsızlık ve yoksulluğa şaşırmamak elde değil sanki romanın yazıldığı 19.
yüzyılın ortalarında gibiyim. Yaşadığı yıllarda Petersburg
Dostoyevski için çok misafirperver davranmamışsa da bugün kentin arka
sokaklarında Dostoyevski ve onun kahramanların ruhu dolaşıyor. Raskolnikov
gerçekten yaşamış biriymiş gibi evinin önüne bir kabartması yapılmış. Karamazov
kardeşleri yazdığı de yazarın son evini müzeye dönüştürmüşler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder