Zengin tarihiyle Roma bir açık hava müzesinden farksız. Kentin dar sokaklarında, güzel meydanlarında gezerken bir sanat eserinin içinde gezdiğinizi fark etmemenize imkân yok. Kendimi farklı ressamların yaptığı tabloların içinde geziyormuş gibi hissediyorum. Bu sıradışı gezideki bir sonraki durağım ise zarif süslemeli çeşmeleriyle, Roma’nın en etkileyici meydanı Piazza Navona.
Geçmişte Protesanlık kentte yayılınca, dönemin papası buna tepki olarak iki dahi mimarı Katolikliği yücelten eserler yapması için yetkilendirmiş. Bernini ve Borromini de birbirinden muhteşem eserlerle donatmışlar şehirlerinin dört bir yanını. Tıpkı Piazza Navona’daki Fontana Quattro Fiumi ve Sant'Agnese in Agone’de olduğu gibi. Piazza Navona’ya adım atar atmaz Bernini’nin Fontana Quattro Fiumi çeşmesi zarif mimarisiyle kendisini seyredenleri büyülüyor. Dört nehrin simgelendiği (Nile, Ganges, Danube ve Rio della Plata) bu güzel çeşmenin arkasında ise Bernini, Borromini’nin ortaklaşa inşa ettiği Sant'Agnese in Agone yükseliyor.