30 Ağustos 2024 Cuma

Piazza Navona'dan Teatro Argentina'ya- Medeniyetini tarihinden alan kent-Roma (3/10)

            Zengin tarihiyle Roma bir açık hava müzesinden farksız. Kentin dar sokaklarında, güzel meydanlarında gezerken bir sanat eserinin içinde gezdiğinizi fark etmemenize imkân yok. Kendimi farklı ressamların yaptığı tabloların içinde geziyormuş gibi hissediyorum. Bu sıradışı gezideki bir sonraki durağım ise zarif süslemeli çeşmeleriyle, Roma’nın en etkileyici meydanı Piazza Navona.
Geçmişte Protesanlık kentte yayılınca, dönemin papası buna tepki olarak iki dahi mimarı Katolikliği yücelten eserler yapması için yetkilendirmiş. Bernini ve Borromini de birbirinden muhteşem eserlerle donatmışlar şehirlerinin dört bir yanını. Tıpkı Piazza Navona’daki Fontana Quattro Fiumi ve Sant'Agnese in Agone’de olduğu gibi. Piazza Navona’ya adım atar atmaz Bernini’nin Fontana Quattro Fiumi çeşmesi zarif mimarisiyle kendisini seyredenleri büyülüyor. Dört nehrin simgelendiği (Nile, Ganges, Danube ve Rio della Plata) bu güzel çeşmenin arkasında ise Bernini, Borromini’nin ortaklaşa inşa ettiği Sant'Agnese in Agone yükseliyor.

İspanyol Merdiveni'nden Pantheon'a- Medeniyetini tarihinden alan kent-Roma (2/10)

             Trevi çeşmesinin sağından geçip beş dakikalık bir yürüyüşün ardından soluğu İspanyol merdiveninde alıyorum. Roma’da olmak güzel, baharda Roma’da olmak ise bir ayrıcalık. Baharın habercisi pembe açelyalarla bezenmiş merdivenlerden yukarı baktığımda Trinita dei Monti kilisesinin ikiz çan kuleleri karşımda yükseliyor. Trinita dei Monti’den rokoko merdivenler zarif bir eğimle Fontana della Barcaccia çeşmesinin yer aldığı meydana adeta dökülüyor.

Victor Emmanuel Meydanı'ndan Aşk Çeşmesi'ne- Medeniyetini tarihinden alan kent-Roma (1/10)

Zarif rönesans pallazo’ları, şatafatlı barok kiliseleri, heybetli meydanları, hayranlık uyandıran çeşmeleriyle medeniyetini tarihinden alan görkemli bir kent Roma.
Kışın yavaş yavaş veda edip; haftalarca yağan yağmurların kendini ılık bir güneşe teslim ettiği bir bahar günü Roma’dayım. Victor Emmanuel II Meydanı’ndan kentin güzelliklerini seyre başlıyorum. İtalyan birliğinin mimarı Vittorio Emanuele’e adanmış devasa anıt; göz kamaştırıcı beyazlığıyla karşımda yükseliyor. Geçmişte, çevresindeki yapılarla mimari uyumsuzluk içinde olduğundan epeyce eleştiri almış olan bu meydan günümüzde kente gelen turistlerin gözdesi.