19. yüzyıl sonunda asansörlerin keşfi ve çelik
konstrüksiyonların gelişimi gökdelenlerin inşasına olanak sağlamış, toprağın
pahalı olduğu Chicago ve New York City gibi kentlerde devasa yapılar birbiri
ardına yükselmeye başlamış. Gökdelenlerin
gölgesi sokakları karartmasın diye gökdelenlerin üst katlarına kademelendirme
zorunluluğu getirilince Amerikalılar düğün pastası mimarili gökdelenlerle
donatmışlar kentin dört bir yanını. ABD’de yüksekliği 153 metre (500 ft ) ve üzeri olan binalar gökdelen olarak kabul ediliyor. Bir gökdelenler kentindeyim. NYC’de 153 üzerinde iki yüz sekiz bina var, bunların çoğu Midtown ve Lower Manhattan’a kümelenmiş durumda. Gökdelenlerden biri hiç kuşkusuz sadece Manhattan’ın değil tüm dünyanın en ünlüsü: Empire State.
5. Avenue’de kısa bir yürüyüşün ardından Art Deco
klasiği Empire State tüm ihtişamıyla karşımda arz-ı endam ediyor. Modern
dünyanın harikalarından birisi kabul edilen 443 uzunluğundaki bu bina
insanoğlunun gökyüzüne uzanan kuleler yapma azminin göstergesi adeta.
World Trade Center ikiz kulelerin yıkılmasından
sonra kentin en uzun gökdeleni unvanını tekrar eline geçiren Empire State’nin
86. katına çıkmak mümkün. Empire State o kadar yüksek ki yılda ortalama yüz
yıldırımın düştüğü bir paratoner burası. 25 $’a bir bilet alıp asansöre atlayıp
45 saniyede 86. kata ulaşıyorum. Gözlem terasının nefes kesici bir manzarası
var. Etrafıma bakarken King Kong’un kulenin tepesinde kendisine saldıran
uçakları sinek kovalar gibi uzaklaştırma sahnesi gözümde canlanıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder