5 Kasım 2016 Cumartesi

Prag Kalesi: Masallar kenti Prag (1/7)

Tepelere kurulmuş haşmetli şatoları, nehirlerin üzerine çökmüş gibi duran köprüleri, göğe doğru yükselen kiliseleriyle büyüleyici bir kent Prag, adeta bir masallar kenti. 

          Sisli bir sonbahar günü Prag’dayım. Şehrin ortasından geçen Vlatava nehrinin üstüne çökmüş sis günün ilk ışıklarıyla birlikte yavaş yavaş dağılıyor. Pus bu şehre çok yakışıyor, şehir bir masal gibi pusun arkasında kalıyor.
           Bu şehri anlamanın en iyi yolu sokaklarını yürüyerek arşınlamaktan geçiyor. Prag’ı keşfime Prag Kalesinden başlıyorum. Burası Habsburglar için hiçbir zaman basit taştan bir kale olmamış; aksine, küçük bir kasaba büyüklüğündeki bu kale, içinde barındırdığı ihtişamlı binalarıyla asırlarca süren kraliyet iktidarını gözler önüne sermekte.
Kale bölgesi Hradcany’nin kalbindeki St. Vitus Katedrali tüm heybetiyle kente gelenleri selamlıyor. Yapımı 600 sene süren, taş yerine duygularla yapılmış bir katedral burası, zarif oymalarla süslenmiş Gotik bir başyapıt.

Katedral’in giriş bölümü ücretsiz, eğer vaktiniz varsa bir bilet alıp Muchfa’nın Art Nouveau vitrayları, Vaclac Şapeli gibi katedralin diğer bölümlerini gezebilirsiniz.

Hradcany’de sadece geçmişten izlerle karşılaşmıyorsun, kentin tarihi, politik merkezi olarak değerini yitirmemiş zira Çek Devlet Başkanı hâlâ bu semtte ikamet ediyor.
Hradcany meydanını arşınlarken meydandan geçen askerlerin ayak sesleri kulağımda yankılanıyor, az ilerimdeki bakire Meryem’e adanmış Barok mabet Loreta barındırdığı hazinelerle bir mücevherden farksız.



Hiç yorum yok: