20 Nisan 2015 Pazartesi

Cervantes’in sokağındaki Galiçyalı- Maceiras

Cervantes’in sokağındaki Galiçyalı- MaceirasOn yedi bölgeden oluşan İspanya’nın kalbi Madrid Avrupa’nın en kalabalık başkentlerinden birisi. Şehrin gastronomi dünyasında bu kozmopolitliğinin birçok yansımalarına şahit oluyorsunuz, Prado müzesi yakınlarındaki Maceiras Galiçya mutfağının Madrid’teki önemli temsilcilerinden.
İspanyolların yemek saatleri bizden farklı, öğlen yemeklerini 14.00’den sonra akşam yemeklerini ise 20.30’den sonra yiyorlar. Samimi tabernalarda tapa yemek Madrid’liler için bir gelenek. Cervantes’in Don Kişot’un ikinci cildini yazdığı evin bulunduğu Huertas sokaktaki Taberna Maceiras’a gittiğimde de benzer bir ambiyansla karşılaşmam beni şaşırtmadı.

Mükemmellik ayrıntılarda gizlidir –Terrine

Mükemmellik ayrıntılarda gizlidir –TerrineMünih’in bohem semti Schwabing’deki Michelin yıldızlı Bistro Terrine, küçük porsiyonlarda sunduğu rafine yemeklerle Fransız yenilikçi mutfak akımı Nouvelle Cuisine’nin Almanya’daki en iyi temsilcilerinden kabul ediliyor.
Günümüzün modern rafine mutfağını etkilemiş en önemli gastronomi akımı Nouvelle Cuisine'nin temelleri 1970'li yıllara kadar uzanmakta. Burjuva mutfağının (Cuisine Bourgeoise) krema-bazlı ağır soslarına bir tepki olarak doğan; hafif ve sağlıklı yemekler amaçlayan, sos kalınlaştırıcı olarak un yerine sebze pürelerini ve nişastayı tercih eden, yenilikçilik ile yaratıcılığı ön plana alan bir mutfak devrimi ‘Nouvelle Cuisine’.
Schwabing’de üniversite bölgesi yakınlarındaki mekânın Art Nouveau tarzında dizayn edilmiş yirmi kişilik sevimli salonundan içeri giriyorum. Güler yüzlü restoran personelinin sıcak karşılamasından sonra mönüye bir göz atıyorum. Deneyselliğin hâkim olduğu mönüdeki yemekleri Şef Jakob Stüttgen bizzat kendisi anlatıyor.

İstanbul’da burger turu

Seksenli yıllarda fast food zincirleriyle tanıştığımız hamburger ülkemizde çok popüler olmakla beraber gerçek Amerikan hamburgerini yapan mekânlar parmakla gösterilecek kadar azdı.
 Son yıllarda rüzgârın yönü değişmeye başladı.

Hamburger turumdaki ilk durağım Burger Joint. İki sene önce Tadı Damağımda’da yer alan burgerci kalite çıtasını yükseltmiş. Geçmişte olduğu gibi etler Bebek Kasabı’ndan, hamburgere antrikot eklemişler ve döş oranı artırmışlar,  hamburgerden lezzet fışkırıyor. İstanbul’da yediğim hamburgerler arasında gerçek Amerikan hamburgerine en yakın lezzet diyebilirim.

Adana kebabı yozlaşıyor mu?

İstanbul’da yüzlerce Adana kebapçısı var ama bu kebabı hakkıyla yapanların sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor. Çoğu kebapçıya satırla kıyma yapmak zor geliyor, kuyruk yağı kokuyor diye kebaplarına koymuyorlar, Adana kebaptan çok, makine kıymasından adana görünümlü köfteler dört bir yanı sardı.
 
Günümüz İstanbul’unda iyi bir Adana kebapçısını bulmak kolay değil.  Karagümrük’teki Emin Usta Avrupa yakasında bu işi en iyi yapanlardan, Kurtuluş’taki Adana Ocak başı ise eski formundan uzak, son gittiğimde kebapları 50%  satır,  50%  makine kıymayla yapıyorlardı. Umarım eski günlerine en yakın zamanda eski günlerine dönerler.