7 Mart 2014 Cuma

Tuna'nın kraliçesi Budapeşte: Gellert tepesinden Batthyany Ter'e


Buda’nın tarih kokan sokaklarını arşınladığım gezintide sıradaki durağım Gellert tepesi. Bu tepe kent tarihinde kötü bir üne sahip; zira hayatını Hristiyanlığı yaymaya adayan piskopos Gellert bu tepeden bir fıçıya konup atılarak feci bir şekilde can vermiş. Gellert tepesinin trajikomik bir yönü de var, 1945’te kent Nazilerden Kızıl Ordu tarafından kurtarılınca tepeye bir özgürlük anıtı dikmişler. Komünizmin yerinde yeller esince bu anıttaki Sovyetleri çağrıştıran simgeleri sonradan kaldırmışlar.
 
Budapeşte Osmanlı tarihi açısından önemli bir yere sahip. Uzun süre Osmanlı egemenliğinde kalan şehrin mimarisinde Habsburg yapıları hâkim olsa da Osmanlının izleri silinmemiş zira sıcak su kaynaklarını şifalı sulara dönüştüren Osmanlıların yaptığı hamamlar yüzyıllara meydan okurcasına ayakta. Ayrıca Kanuni Sultan Süleyman döneminde seferlere katılan Gül Baba‘nın sarp bir tepelikteki türbesi Osmanlı’nın izini sürmek isteyenler için ilgi çekici bir adres.
Kentin büyüsü insanları kucaklıyor, zaman burada su gibi akıp geçiyor. Vakit öğleni gösterdiğinde Batthyany Ter yakınlarındaki Csalogany 26’da bir öğlen yemeği molası vermek istiyorum. Mekânın tadım mönüsünü ısmarlıyorum, yemeklerin hepsi belli bir düzeyde. Michelin rehberinden fiyat-kalite dengesi tavan yapan restoranlara verilen Bib Gourmand ödülünü almışlar. Lezzetli yemekleri makul fiyata sunan Csalogany 26’da bunu sonuna kadar hak ediyor.

Hiç yorum yok: