2 Ağustos 2013 Cuma

Yunanistan izlenimleri: Batı Trakya

Baharın veda etmeye hazırlandığı, yaz sıcaklarının kendini hissettirmeye başladığı bir mayıs günü İstanbul’dan komşumuz Yunanistan’a doğru yola koyuluyorum. Otobüsle İpsala sınır kapısına varıp pasaport işlemlerini tamamladıktan sonra Batı Trakya’ya merhaba diyorum.

Kavala’ya gitmeden önce Türklerin yoğun olarak yaşadığı üç kente uğramak istiyorum. İlk durağım İpsala’dan yarım saat uzaklıkta yer alan Dedeağaç nam-ı diğer Alexandroupoli. Ortasında deniz feneri olan bir kordonuyla sevimli bir kent burası. Çarşıda biraz dolaşıp deniz fenerinin altında bir hatıra pozu verdikten sonra Gümülcine’ye doğru hareket ediyorum.
Gümülcine Dedeağaç’a göre daha az gelişmiş bir şehir lakin güzel bir tarihi çarşısı var. Türk kahvesi kokan sokaklarını dolaşırken kendimi burada bir Türk köyünde hissediyorum. Çarşıda birbirine bitişik duran cami ve kilise Türk ve Yunan halkının birbirine dostluğunu gözler önüne seriyor.
Gümülcine’nin ardından İskeçe’deki bir Türk köftecisinde öğlen yemeği molası veriyorum.  Köfteci salaş ama köftesi lezzetli, porsiyonlar hem ucuz (4 Euro) hem de öksüz doyuran cinsten! Mekânda otururken kulağıma tanıdık bir ezgi geliyor, dükkândakilere sorduğumda çalan türkünün Drama Türküsü olduğunu, Drama kentinin kendilerine komşu olduğunu söylüyorlar. Yemek sonrası kentteki eski Türk evlerini dolaştıktan sonra İskeçe ile vedalaşıp Kavala’ya doğru yola koyuluyorum.




Hiç yorum yok: