Bir haftalık
seyahatimde kuzeye doğru yönelerek Eramusun başkenti Vilnous’dan, Baltıkların
Paris’i Riga’ya vardım. Ardından Old Town’uyla turistlerin gözdesi Tallin’den,
düzenli hayatıyla Helsinki kadar uzandım.
İlkbaharın yavaş
yavaş veda etmeye başladığı bir mayıs akşamında Litvanya’nın başkenti Vilnius’a
doğru yola koyuluyorum. Kışın çetin geçtiği için bahar ayını seçtiğim gezimin
ilk ayağı burası. Havalimanı
yakınlarındaki otele yerleşmem sekizi buluyor. Sabah erkenden tur grubuyla
şehri keşfe başlıyorum. Mayısta çalışanlar izin kullanmıyor, gruptakilerin çoğu
emekli. Beş yüz bin nüfuslu Vilnius Litvanya’nın başkenti ama bizim için bir
kasaba büyüklüğünde, bu kent en çok basketbolla anılıyor zira Litvanya dünyaca
ünlü basketbolcular yetiştiriyor. Komşu kent Kaunas’ın takımıyla olan rekabeti
de unutmamak lazım.
Bu kent denildi
mi akla bir başka Erasmus geliyor. Bir öğrenci kenti burası. Gezilecek yerlerin
sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor, yarım gün bu iş için yeterli. Eski
kentin tarihi kapısından Auros Vartu
boyunca ilerleyecek şehir meydanına varıyorum.